En kötü gidiştir sessizce olanı. Arkanda bir cümle
bırakmadan gitmektir. Bir hoşçakalı bile bırakmamaktır geride. Gidişin
soğukluğunu katmerler işte o derin sessizlik. Çünkü acılar sessizlikte büyür.
İnsan yalnızlığının sessiz doğasında boğuşur acılarıyla. Ve sesleri azaldıkça
yüreğinin acıları çoğaltır zaman...
Gitmek gerekir bazen. Gidilmelidir işte o zaman. Ama giderken birşeyler
bırakılmalı geride. Gidişi bile güzelleştirebilmelisin. Giderken bile
gülümsetebilmelisin. Arkanda bıraktığın sadece sensizlik olmamalı. Sesini
unutmalısın mesela aceleyle çıkarken... Kokunu bırakmalısın kanepede. Gülüşün
kalmalı resimlerinde. Evin en görünür köşesine bıraktığın anahtarlar olmamalı
sadece, güzel anıları da bırak oraya. Yaşamın en görülebilir yerine. Ararken
kolayca bulabileceğim bir köşeye...
Gözyaşını bırakmadan git ama. Mutsuzluğunu bırakmadan. Birkaç güzel cümle bırak
onca gözyaşının yerine. Her zamanki gülen kelimelerinle bezeli cümleler...
Masanın üstüne bırak onları.Üzerine bir de gülümsemeni koy ki rüzgar uçurup
götürmesin onları pencereden...
En önemlisi giderken biraz da kendini bırakmalısın bana... Öyle ki sensizliği
seninle yaşayabilmeliyim. Sessizliği senin kahkahalarınla yenebilmeliyim
mesela. Yokluğunu bıraktıklarının sıcaklığında eritip yok edebilmeliyim... Yani
mutsuzluk olmamalı onca güzel yaşanmış andan kalan...
Hadi git şimdi hadi... Bıraktıklarını almadan... Ve geri dönmeden git. Eğer ki
dönecek olursan bil ki bulacağın buz gibi bir sessizlik olacak... Oturma
odasına bak orada işte. Ha bir de yalnızlığın olacak tam köşede.Unutmadan onu
da alırsın...